24 Mart 2012 Cumartesi

VOLKANİK ŞEKİLLER

GAYZER;     
Strokkur Kaynacı, İzlanda
Geyser of water and steam erupting from an ashen cone.
Yellowstone Milli Parkında bulunan Kaynaç kalesi
Kaynaç patlaması videosu
Kaynaç (veya gayzer), düzenli veya düzensiz aralıklarla, suları yukarı doğru fışkırarak patlama yapan bir sıcak su kaynağı. Gayzer sözcüğü İzlanda'daki bir kaynaç olan Gjósa'nın adından türemiştir. Gjósa ayrıca 'patlak verme' anlamına gelir.
Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl içinde fazla bir değişme göstermez. Fay kaynakları volkanik ve kırıklı bölgelerde görülür. Bu nedenle kutuplara yakın bir bölge olmasına rağmen İzlanda'da birçok gayzer ve sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Kaynak su belirli bir yerde ısınınca (kaynayınca), bir patlama yapar ve bu kaynar suyu yeryüzüne fışkırarak çıkar.
Gayzerler, ekseriya yeni bir volkanik aktiviteye sahip bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Gayzerlerde peşpeşe iki fışkırma arasındaki zaman periyodu genelde düzensizdir. Amerika’da Yellowstone Milli Parkındaki gayzerin suyu aralıklarla, saatte bir, 50 m yüksekliğe fışkırmaktadır. Bazı yerlerde gayzer faaliyeti gösteren soğuk su kaynakları da vardır. Yeni Zelanda’da ve İzlanda’da gayzerler bulunmaktadır. Yeni Zelanda’da 1886’daki Taravera volkanik püskürmesinden sonra su, buhar, çamur ve taşları 4 saat müddetle 240 m kadar yükseğe püskürten yedi adet gayzer oluşmuş ve 1904’te bitişik Taravera Gölünün sularının akıtılmasıyla bu gayzerlerden 450 metreye kadar su püskürten birinin faaliyeti durmuştur.
Gayzerler milyonlarca yıl önce erimiş volkanik kayalarda bulunan ısıdan faydalanırlar. Gayzerlerdeki suyun buhar halinde bu kayalardan geldiği de olmaktadır. Birçok gayzerdeki su, yüzeydeki çatlaklardan ve geçirgen tabakalardan sızarak, gayzer tüpünü dolduran yağmur sularıdır. Alttaki suyun iç sıcaklığı, yeryüzündeki suyun normal kaynama sıcaklığına ulaşsa bile içeride toplanan suyun statik basıncı onun kaynamasını önler. Su içinden yükselen hava kabarcıklarıyla yukarıya doğru bir su kabarması meydana gelerek, su dışarı taşar. Bunun sonucu olarak su basıncındaki azalma, alttaki aşırı ısınmış bir miktar suyun buhar haline geçerek püskürtmeyi başlatmasına sebep olur. Püsküren suyun içinde mineral maddeler gayzer ağızı civarında kireçli veya renkli tebeşir görünümündeki birikintilere yol açar. Bu maddeler, opal cinsi kıymetsiz maddelerdir.
MAAR;
Maar, püskürme veya patlamayla birlikte lav ve mağmanın oluşturduğu, geniş, hafif kabarmış bir kraterdir. Maar tipik olarak suyla dolu ve sığ krater gölü görünümündedir. İsmi yerel Alman lehçesi olan Daun'dan gelir ve Latincesi mare (deniz)dir. Maarlar 60 metreden 2000 metre çapa ve 10 metreden 200 metreye kadar derinliğe sahip olabilirler ve çoğunlukla doğal göldeki gibi suyla doludurlar. Çoğu maar volkanik kayaların alçak kenarında oluşmuştur.
Birket Ram'da Golan Tepeleri maarı.
Maarlar Amerika'nın batısında, Almanya'nın Eifel bölgesinde ve diğer jeolojik olarak genç olan dünyanın volkanik bölgelerinde bulunur. Kilbourne Çukuru ve Hunt Çukuru maarları Amerikan Teksas'daki El Paso köyüne yakındır. Doymuş karbon dioksit ünlenmiş Afrika Kamerun'daki Nyos Gölü diğer bir örnektir. Maara çok güzel bir örnek Yeni Meksika'daki Zuni Tuz Gölü yaklaşık 1980 metre çapında ve 120 metre derinliğindedir.
KALDERE;
9,5 km çaplı ve 600 m derinlikli Mount Aniakchak Kalderası, Alaska ve içinde oluşmuş küçük volkanik koniler
Kaldera, volkanik kökenli, kazan şeklinde çok büyük çöküntü. Bu çöküntülerin içi su dolduğunda kaldera gölü oluşur. Kaldera ve krater birbirinden farklı jeomorfolojik birimlerdir.
Bir kalderanın zemininde yeniden bir volkan konisi oluşabilir.
KRATER GÖLÜ;

Krater gölü, yanardağların kraterinde suların toplanmasıyla oluşan göllere denir.
Kraterin dibinde yer alan yanardağ bacası, taşlaşan lav tarafından tıkandığında, yağışlar ve eriyen karlar krater içinde birikir.
Türkiye’deki en büyük krater gölü, Nemrut Dağı üzerindeki 12 km² yüzölçümlü Nemrut Krater Gölü'dür.




ORTA ATLANTİK SIRTI;
Orta Atlantik Sırtı ya da Orta Atlantik Yükselimi (İngilizce: Mid-Atlantic Ridge) Atlas Okyanusu ile Kuzey Okyanusu arasında, büyük bölümü sular altında bulunan bir sıradağ kümesidir. Kuzey Kutbu'nun 333 kilometre güneyinde 87° Kuzey'den başlayarak 54° Güney'deki Bouvet Adası'na kadar uzanır. Dağların yüksek bölümleri yer yer su yüzeyine çıkarak okyanusta adalar oluşturur. İzlanda bu şekilde oluşmuştur. Yükselim 1950'lerde Bruce Heezen ve Marie Tharp tarafından bulunmuştur. Bu oluşumun bulunması Alfred Lothar Wegener'ın Kıtasal Sürüklenme kuramının geliştirilmiş hali olan Levha hareketleri kuramının dünyaca kabul görmesini sağlamıştır.
Kıtaların Kayması Kuramı'nın işleyişi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder